Pages in topic:   < [1 2 3 4] >
Çevirmen Bunalımı
Thread poster: DehaCeviri
aydin kaya
aydin kaya  Identity Verified
Local time: 18:31
English to Turkish
+ ...
sakiniz Jan 16, 2011

Sadan Oz wrote:

Aydın Kaya demiş ki:

Prozköy ağır abileri çoğunlukla iç piyasayı unuttuklarından bu sözün ne anlama geldiğini kavramakta güçlük çekebilirler.
...
Ahmet Bey çok güzel Türkçe biliyor olabilir ancak çevirmenlerin yayınevleri tarafından ezildiğini görmüyor-bilmiyorsa ayıp, gizliyorsa çok daha büyük ayıp etmiştir.

(Bakın İngiltere'den uçakla özel olarak getirttiğim viskimi yere döktüm sinirden!)

Ahmet Cemal bir "çevirmen" ve bu yazısında yayıncıları aklayıp kendisinin de dahil olduğu çevirmen tayfasına ihanet ettiği falan yok. İnsan iki dakika düşünür, Ahmet Cemal'in buna ihtiyacı var mı diye.
Önce Ahmet Cemal'in bu "haince" yaklaşımını ortaya koyan tek bir cümlesini alıntılayın, ben de "terbiyesizden de öte" diye onaylayacağım.

İnsaf!

[Değişiklik saati 2011-01-16 13:46 GMT]


(Markasını söyleyin, bendekilerden biri ise şoförümle göndermekten memnuniyet duyarım)
Şadan bey de haklı, Ahmet bey de haklıdır. Burada birini haksız ilan edip linç etmeye hazırlanmıyoruz. Ben genel olarak yayınevlerinin tavrından bahsettim ki bu konuda farklı tecrübeleri olanların da paylaşmasını arzu ederim.

her allahın günü 30 bin karakter (yaklaşık 6 bin kelime) çevirmek zorunda olan çevirmen yazdığını tekrar okuma fırsatı bulamaz. Benim bahsettiğim şey budur. O çevirmene kötü çevirmen damgası vurmadan önce lütfen bir kere daha düşünün.

Hepimiz günlük 2-3 bin kelime ile müreffeh bir hayat standardına sahip olmayı, geri kalan vaktimizi çoluk çocuğumuzla geçirebilmeyi isteriz.


 
DehaCeviri
DehaCeviri
Local time: 18:31
English to Turkish
+ ...
TOPIC STARTER
Çevirmen Bunalımı Bunaltmadan ... Jan 16, 2011

"Bir deli taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış" hesabı, forumu bayağı hareketlendirmiş sanırım bu yazı. (Sadece latife ettim, bu tür fikir çatışmalarının, aslında hayatın her alanında yaşanmasını isterdi gönül, o ayrı...

Dün bu yazıyı Ahmet Cemal'in fikirlerini kesinlikle benimsediğim için sizlerle de paylaşmak istedim. Şadan ve Emin beylerin de fikirlerine kesinlikle katılıyorum. Hala ilk günkü heves ve sevgisini kaybetmemiş ve bazen ç
... See more
"Bir deli taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış" hesabı, forumu bayağı hareketlendirmiş sanırım bu yazı. (Sadece latife ettim, bu tür fikir çatışmalarının, aslında hayatın her alanında yaşanmasını isterdi gönül, o ayrı...

Dün bu yazıyı Ahmet Cemal'in fikirlerini kesinlikle benimsediğim için sizlerle de paylaşmak istedim. Şadan ve Emin beylerin de fikirlerine kesinlikle katılıyorum. Hala ilk günkü heves ve sevgisini kaybetmemiş ve bazen çok bunaldığım bir günün sonunda "nereden de çevirmen oldum" bıkkınlığını yaşasam da ertesi sabah gene aynı istek ve keyif ile başlayan bir çevirmen-işletmeci olarak, yaklaşık 20 yıl finans sektöründe dolaylı olarak ve son 10 yıldır da bilfiil (yayınevi çevirmenliği olarak da dahil olmak üzere) çeviri sektöründe çalışmış olmanın bir sonucu olarak, şunu gördüm - Adnan beyin ifadesi ile Prozköy'de sıkça değinilen bir konu - her kör satıcının bir kör alıcısı var - Ya da "If you pay peanuts, you get monkeys" (Ne kaa köfte o kaa ekmek) Daha bir iki gün önceydi sanırım İngiliz bir firmanın İng-Tür iş için vermeyi düşündüğü ücret 0.009 Pound idi. Hal böyle olunca da 100.000 kelimelik bir iş için 900 Pound almayı kabul eden çevirmenin yetkinliğinden de şüphe duysak da, müşteri nedense aynı çekinceyi/endişeyi taşımadığı sürece, aslında onlar açısından bir sorun yok. Al gülüm ver gülüm... Ancak tek sorun bana göre, bu sektörde ne yazık ki hala armutlar ile elmalar karıştırılabiliyor... Müşterilerim hala indirim talebinde bulunduklarında bu tür karşılaştırmalara gidebiliyor. "X şirket ama 1000 karakter bazında ... TL istiyor" Böyle bir durumda ise, kesinlikle taviz vermemek gerekiyor. Çeviribilim okumuş, yetkinliği konusunda oldukça iddialı ve Türkçeye çok hakim olduğunu her zaman belirten bir çevirmen arkadaşımız, teslim ettiği "Deprem" konulu bir metinde "geological fault" için jeolojik hata şeklinde bir karşılık kullanmıştı zamanında. Bu da bana tekrar hatırlattı, kesinlikle armutlar ile elmaları karıştırmamak lazım.

Ben de sizlerle naçizane düşüncelerimi paylaşmak istedim.

Sevgiler
Derya Levent

Not: "içersinde" konuşma dilinde kullanılır, doğrusunun "içerisinde" olması gerekirdi.

[Edited at 2011-01-16 14:38 GMT]
Collapse


 
aydin kaya
aydin kaya  Identity Verified
Local time: 18:31
English to Turkish
+ ...
sinsilik? Jan 16, 2011

Sadan Oz wrote:

Adnan Özdemir demiş ki:
Ben çok hoşlanmak bu tartışmadan bakalım nerelere varcağızz


Nereye varılır ki bu kafayla? Adnan, senden de bekliyoruz %100 agree verdiğin görüşün kanıtını.
Nerede sinsilik, terbiyesizlik yapmıştır Ahmet Cemal?


Şadan Bey kusura bakmayın ancak, ben de sizden Adnan Bey'in "agree" vermiş olduğu yazının hangi cümlesinde sinsilik, terbiyesizlik veya benzeri bir ifadenin kullanılmış olduğunun kanıtını bekliyorum.
Söylenmemiş olan söze söylenmiş gibi tepki vermenizi anlayamadım.

[Edited at 2011-01-16 14:58 GMT]


 
Adnan Özdemir
Adnan Özdemir  Identity Verified
Türkiye
Local time: 18:31
Member (2007)
German to Turkish
+ ...
Herkese sormak benn :) Bunalmayalım lütfen diyorum... Jan 16, 2011

Daha çok çevrilecek yazılar var diyorum..

Daha çok güzel günler görürüz diyorum..

Morelimizi yüksek tutalım diyorum...

Haksız mıyım, yoksa çok mu yüksekten uçmak var ben?

Ne dersiniz arkadaşlar?

Selamlar hepimize

[Edited at 2011-01-16 15:50 GMT]


 
Şadan Öz
Şadan Öz  Identity Verified
Türkiye
Local time: 18:31
English to Turkish
Anlaşamadık, normal de şu saçmalık silsilesinde Jan 16, 2011

Sizin sözleriniz değil bunlar. Ben en baştaki sataşmaya ilişkin söylüyorum bunu Aydın Bey. Kullandığınız ve çok yerinde deyimle "linç girişimine" desteğiniz olmadığını biliyorum, ancak dolaylı bir destek var.
Odaklandığınız nokta başka yer olduğu için. Oysa odaklanılacak nokta buradaki emek sömürüsü düzeni değil; Ahmet Cemal'in yazısının yazılış ve alıntılanış amacı bu değil çünkü.
İthamın hedefi her kim olursa olsun (siz, ben, bir
... See more
Sizin sözleriniz değil bunlar. Ben en baştaki sataşmaya ilişkin söylüyorum bunu Aydın Bey. Kullandığınız ve çok yerinde deyimle "linç girişimine" desteğiniz olmadığını biliyorum, ancak dolaylı bir destek var.
Odaklandığınız nokta başka yer olduğu için. Oysa odaklanılacak nokta buradaki emek sömürüsü düzeni değil; Ahmet Cemal'in yazısının yazılış ve alıntılanış amacı bu değil çünkü.
İthamın hedefi her kim olursa olsun (siz, ben, bir başkası vb.), şunu söyleyen de, %100 agree veren de ortaya koymakla yükümlü:
Ahmet Bey çok güzel Türkçe biliyor olabilir ancak çevirmenlerin yayınevleri tarafından ezildiğini görmüyor-bilmiyorsa ayıp, gizliyorsa çok daha büyük ayıp etmiştir.


Ha, Adnan'dan açıklama geldi sağolsun:

Daha başka 2-3 cümlede de sanki arka çıkar gibi bi izlenim verdi bana ünlü Dilmaç bey. (Biz burada yayınevi adlarını şifrelerken, ad vermiş, yayınevi adı vermiş, gizli reklam gibi, gurusal yemek yazıları gibi yani.


Gibi gibiyim... Böyle gibi gibi gider işte.



[Değişiklik saati 2011-01-16 15:50 GMT]
Collapse


 
Adnan Özdemir
Adnan Özdemir  Identity Verified
Türkiye
Local time: 18:31
Member (2007)
German to Turkish
+ ...
Bunalmaları azaltsak, umutlu olsak? :) Jan 16, 2011

Herkese sormak benn Bunalmayalım lütfen diyorum... 17:32

Daha çok çevrilecek yazılar var diyorum..

Daha çok güzel günler görürüz diyorum..

Morelimizi yüksek tutalım diyorum...

Haksız mıyım, yoksa çok mu yüksekten uçmak var ben?

Ne dersiniz arkadaşlar?

Selamlar hepimize


 
Dagdelen
Dagdelen  Identity Verified
Türkiye
Local time: 18:31
Member (2010)
German to Turkish
+ ...
Hayat Bayram Jan 16, 2011

Adnan Özdemir:

Daha çok çevrilecek yazılar var diyorum..
Daha çok güzel günler görürüz diyorum..
Morelimizi yüksek tutalım diyorum...

Haksız mıyım, yoksa çok mu yüksekten uçmak var ben?

Ne dersiniz arkadaşlar?



Bütün dünya buna inansa!
Bir inansa, hayat bayram olsa!
İnsanlar el ele tutuşsa,
Birlik olsa,
Uzansak sonsuza!


 
Adnan Özdemir
Adnan Özdemir  Identity Verified
Türkiye
Local time: 18:31
Member (2007)
German to Turkish
+ ...
Şişşşttt sakin olalım tüm Proz.com'lular (Tüm Proz mensupları Jan 16, 2011

Devam lütven, devam devam, sakin sakin sakince, sakincene...

Ben çok hoşlanmak bu tartışmadan bakalım nerelere varcağızz

Selamlar hepimize


 
Ali Bayraktar
Ali Bayraktar  Identity Verified
Türkiye
Member (2007)
English to Turkish
+ ...
## Jan 16, 2011

Aşağıda sinsi ve terbiyesizce bulunan yerler ve açıklamaları yapılmıştır.



‘Çevirmen Bunalımı’ Üzerine Bir Deneme …


Benim çok sevdiğim bir Anadolu deyişi var 'Ağzının domalmasından Ömer diyeceği belliydi.' diye. Bu durumlar için söylenmiş bir söz. Tespit yapılmış. Karar çoktan alınmış. Ve çocuğun adı çoktan koyulmuş.


Burada gizli tutulan bir bunalımdan söz etmiyorum. Yayınevi yöneticileriyle ve editörlerle konuşulduğunda, gerçeği söylemekten çekinmiyorlar:


Burada hakim beyin sağ ve solundaki mahkeme heyeti üyeleri tanıtılıyor.
İşin ilginç yanı bunlar aynı zamanda Savcı olarak da katılıyorlar bu yazıya.


Türk yayıncılığının ağır bir çevirmen sorunu var.


Karar açıklandı.
Daha doğrusu bu bir pekiştirme.
Yazının başında hatırlarsanız ağzı domalmıştı beyefendinin. Burada Ö harfini telaffuz etmeye başlıyor.


Geçen yıl, çeşitli yayınevlerinin yöneticilerine şunu sormuştum: “Sizce yayınevinize gelen çevirilerin temel sorunları yabancı dil bilmemekten mi, yoksa Türkçe bilmemekten mi kaynaklanıyor?” Bu sorumun kısa yanıtı, bir ağızdan gelmişti: “Türkçe bilmemekten?” Yani niteliksiz Türk çevirmenlerinin ortak nitelikleri, anadillerini bilmemeleriydi. Bu arada, yayıncılığımızın yıllardır en saygın adlarından olan, yıllardır okurlara nitelikli çeviriler sunabilmek için eşi Semih Sökmen ile birlikte düzeltmenliği ve editörlüğü yayınevi yöneticiliği ile neredeyse eşanlamlı kılmak zorunda kalan, Metis Yayınları’nın yöneticisi Müge Gürsoy Sökmen’in bir saptaması, özellikle düşündürücüydü: “Artık kendi dillerinde, yabancı dillerdekinin karşılıkları olabilecek kavram ve terimler üretemeyen çevirmenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor; o zaman gelen çevirilerdeki bu eksiği gidermek de, yapabildiğimiz ölçüde, bizlere düşüyor!”


Ta ta ta tam.
Ve işte karşınızda !Ömer!

Çevirmenler bırakın çeviri yaptıkları dili, Türkçe bile bilmiyorlar. Ahan da Müge şahit!
- Öyle değil mi Müge?
- Evet, evet! Ben gördüm. Aynen öyle!


Bir çevirmenin anadilinde kavram ve terim üretememesi, ne demektir ve “dil bilme” olgusu bağlamında neyin göstergesidir? Yanıt: Böyle bir eksiklik, o çevirmenin anadilinde düşünemediğinin en güçlü kanıtıdır.


Müge'nin şahitliğiyle devam ediyoruz halen, farkındasınız değil mi?
Mahkeme heyetiyle aynı telden çalıyor Müge.
Mahkeme Başkanımız da kaptırmış kendini gidiyor.
Tutulamayacak birazdan.


Burada konuya açıklık getirmek için, yıllar öncesinden bir alıntı yapmak istiyorum. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’de okuduğum yıllarda, en değerli hocalarımdan rahmetli Prof. Dr. Bülent Davran, bir dersinde dil bilme konusunda şöyle demişti: “Bir dili bilmek, o dilde düşünebilmek demektir. Bunun için günlük konuşmaları yapabilmek veya okunan metinleri anlamak, yeterli ölçü sayılamaz. Yabancı dil söz konusu olduğunda, o dilde söylemek veya yazmak istediklerinizi önce Türkçe düşünüp sonra o dile çeviriyorsanız, o yabancı dili daha bilmiyorsunuz demektir. ‘Biliyorum’ diyebilmek için, söylemlerinizi düşünsel düzlemde doğrudan o dilde kurgulayabilmeniz gerekir. Bu yüzden, aslında hiçbir dil ‘orta derecede’ bilinmez; ya bilinir, ya bilinmez, o kadar …” (Bu alıntıyı, o zaman tuttuğum notlarımdan aktardım.)

Bu alıntıda ‘düşünebilmek’ sözcüğü ile anlatılmak istenen, bir kültür sorunudur. Herhangi bir dil bir kültür sorunu sayılmayıp, bilmek bağlamında yalnızca ‘o dildeki sözcüklerin karşılıklarını bulmak’ düzeyine indirgendiğinde, bilinmesi de artık olanaksızlaşır. Geriye yalnızca ‘bilindiği yanılsaması’ kalır.

Bu, çeviri yapmak ve çevrilecek metni ‘anlamak’ açısından belki de en önemli noktadır. Çünkü diyelim bir Almanca edebiyat metnini anadilime çevireceksem, önce o metni ‘anlamak’ zorundayımdır. Bunun temel koşulu ise o metni önce Almanca düşünerek anlayabilecek, çözümleyebilecek, yorumlayabilecek düzeyde Almanca bilmektir. Kısaca söylemek gerekirse, yabancı bir dildeki metni ancak o dilin kültüründen yola çıkarak, o kültür içersinde anlayabilirim. O metin üzerinde hemen Türkçe düşünerek işe koyulmam ise, anlama aşamasını atlayıp çeviriye girişmem demektir. Yani, olanaksızdır.

Bizimkisi gibi, yabancı dil bilenlerin sayısının görece olarak yükseldiği, ama nitelikli çevirmenlerin hızla azaldığı bir kültür ortamının çelişkisi, ancak böyle düşünüldüğü takdirde kavranabilir. Buna karşılık, anadilimiz olan Türkçe için bile, onu -Türk olduğumuza göre!- ‘zaten’ bildiğimiz gibi yıkıcı bir yanılsamadan yola çıktığımız bir kültürsüzlük ortamında yeterince nitelikli çevirmen yetişebileceğini beklemek, ütopyanın da ötesinde kalır!


Bu kısım komple Yayıncılar ve özellikle şahit olarak gösterilen Müge'nin diktiği fasulyeye çubuk sokup, sulayıp ve çubuğa çıkmasını temin etmekten başka bir şey değil.

Bu yazıyı terbiyesizce ve sinsice nitelemeye devam ediyorum.
Ayrıca da saçma.

Tabi böyle bir hakkım varsa.

Böyle bir hakka sahibim değil mi?

[Edited at 2011-01-16 16:23 GMT]


 
Adnan Özdemir
Adnan Özdemir  Identity Verified
Türkiye
Local time: 18:31
Member (2007)
German to Turkish
+ ...
Bence evet Jan 16, 2011

...böyle bir hakka sahipsiniz Mehmet Ali Bey

Selamlar

M. Ali Bayraktar wrote:

Aşağıda sinsi ve terbiyesizce bulunan yerler ve açıklamaları yapılmıştır.



‘Çevirmen Bunalımı’ Üzerine Bir Deneme …


Benim çok sevdiğim bir Anadolu deyişi var 'Ağzının domalmasından Ömer diyeceği belliydi.' diye. Bu durumlar için söylenmiş bir söz. Tespit yapılmış. Karar çoktan alınmış. Ve çocuğun adı çoktan koyulmuş.


Burada gizli tutulan bir bunalımdan söz etmiyorum. Yayınevi yöneticileriyle ve editörlerle konuşulduğunda, gerçeği söylemekten çekinmiyorlar:


Burada hakim beyin sağ ve solundaki mahkeme heyeti üyeleri tanıtılıyor.
İşin ilginç yanı bunlar aynı zamanda Savcı olarak da katılıyorlar bu yazıya.


Türk yayıncılığının ağır bir çevirmen sorunu var.


Karar açıklandı.
Daha doğrusu bu bir pekiştirme.
Yazının başında hatırlarsanız ağzı domalmıştı beyefendinin. Burada Ö harfini telaffuz etmeye başlıyor.


Geçen yıl, çeşitli yayınevlerinin yöneticilerine şunu sormuştum: “Sizce yayınevinize gelen çevirilerin temel sorunları yabancı dil bilmemekten mi, yoksa Türkçe bilmemekten mi kaynaklanıyor?” Bu sorumun kısa yanıtı, bir ağızdan gelmişti: “Türkçe bilmemekten?” Yani niteliksiz Türk çevirmenlerinin ortak nitelikleri, anadillerini bilmemeleriydi. Bu arada, yayıncılığımızın yıllardır en saygın adlarından olan, yıllardır okurlara nitelikli çeviriler sunabilmek için eşi Semih Sökmen ile birlikte düzeltmenliği ve editörlüğü yayınevi yöneticiliği ile neredeyse eşanlamlı kılmak zorunda kalan, Metis Yayınları’nın yöneticisi Müge Gürsoy Sökmen’in bir saptaması, özellikle düşündürücüydü: “Artık kendi dillerinde, yabancı dillerdekinin karşılıkları olabilecek kavram ve terimler üretemeyen çevirmenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor; o zaman gelen çevirilerdeki bu eksiği gidermek de, yapabildiğimiz ölçüde, bizlere düşüyor!”


Ta ta ta tam.
Ve işte karşınızda !Ömer!

Çevirmenler bırakın çeviri yaptıkları dili, Türkçe bile bilmiyorlar. Ahan da Müge şahit!
- Öyle değil mi Müge?
- Evet, evet! Ben gördüm. Aynen öyle!


Bir çevirmenin anadilinde kavram ve terim üretememesi, ne demektir ve “dil bilme” olgusu bağlamında neyin göstergesidir? Yanıt: Böyle bir eksiklik, o çevirmenin anadilinde düşünemediğinin en güçlü kanıtıdır.


Müge'nin şahitliğiyle devam ediyoruz halen, farkındasınız değil mi?
Mahkeme heyetiyle aynı telden çalıyor Müge.
Mahkeme Başkanımız da kaptırmış kendini gidiyor.
Tutulamayacak birazdan.


Burada konuya açıklık getirmek için, yıllar öncesinden bir alıntı yapmak istiyorum. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’de okuduğum yıllarda, en değerli hocalarımdan rahmetli Prof. Dr. Bülent Davran, bir dersinde dil bilme konusunda şöyle demişti: “Bir dili bilmek, o dilde düşünebilmek demektir. Bunun için günlük konuşmaları yapabilmek veya okunan metinleri anlamak, yeterli ölçü sayılamaz. Yabancı dil söz konusu olduğunda, o dilde söylemek veya yazmak istediklerinizi önce Türkçe düşünüp sonra o dile çeviriyorsanız, o yabancı dili daha bilmiyorsunuz demektir. ‘Biliyorum’ diyebilmek için, söylemlerinizi düşünsel düzlemde doğrudan o dilde kurgulayabilmeniz gerekir. Bu yüzden, aslında hiçbir dil ‘orta derecede’ bilinmez; ya bilinir, ya bilinmez, o kadar …” (Bu alıntıyı, o zaman tuttuğum notlarımdan aktardım.)

Bu alıntıda ‘düşünebilmek’ sözcüğü ile anlatılmak istenen, bir kültür sorunudur. Herhangi bir dil bir kültür sorunu sayılmayıp, bilmek bağlamında yalnızca ‘o dildeki sözcüklerin karşılıklarını bulmak’ düzeyine indirgendiğinde, bilinmesi de artık olanaksızlaşır. Geriye yalnızca ‘bilindiği yanılsaması’ kalır.

Bu, çeviri yapmak ve çevrilecek metni ‘anlamak’ açısından belki de en önemli noktadır. Çünkü diyelim bir Almanca edebiyat metnini anadilime çevireceksem, önce o metni ‘anlamak’ zorundayımdır. Bunun temel koşulu ise o metni önce Almanca düşünerek anlayabilecek, çözümleyebilecek, yorumlayabilecek düzeyde Almanca bilmektir. Kısaca söylemek gerekirse, yabancı bir dildeki metni ancak o dilin kültüründen yola çıkarak, o kültür içersinde anlayabilirim. O metin üzerinde hemen Türkçe düşünerek işe koyulmam ise, anlama aşamasını atlayıp çeviriye girişmem demektir. Yani, olanaksızdır.

Bizimkisi gibi, yabancı dil bilenlerin sayısının görece olarak yükseldiği, ama nitelikli çevirmenlerin hızla azaldığı bir kültür ortamının çelişkisi, ancak böyle düşünüldüğü takdirde kavranabilir. Buna karşılık, anadilimiz olan Türkçe için bile, onu -Türk olduğumuza göre!- ‘zaten’ bildiğimiz gibi yıkıcı bir yanılsamadan yola çıktığımız bir kültürsüzlük ortamında yeterince nitelikli çevirmen yetişebileceğini beklemek, ütopyanın da ötesinde kalır!


Bu kısım komple Yayıncılar ve özellikle şahit olarak gösterilen Müge'nin diktiği fasulyeye çubuk sokup, sulayıp ve çubuğa çıkmasını temin etmekten başka bir şey değil.

Bu yazıyı terbiyesizce ve sinsice nitelemeye devam ediyorum.
Ayrıca da saçma.

Tabi böyle bir hakkım varsa.

Böyle bir hakka sahibim değil mi?

[Edited at 2011-01-16 16:23 GMT]


 
Şadan Öz
Şadan Öz  Identity Verified
Türkiye
Local time: 18:31
English to Turkish
: ) Jan 16, 2011

Ben başta söyledim söyleyeceğimi ilk ve son kez muhatap olarak:
Kötü söz sahibine aittir!

Vicdanlı ve makul yaklaşanlara da derdimi anlatabildiğimi sanıyorum. Gerisi zaten önemsiz benim için.


 
Nizamettin Yigit
Nizamettin Yigit  Identity Verified
Netherlands
Local time: 17:31
Dutch to Turkish
+ ...
Havanda su dövmek Jan 16, 2011

Arkadaşlar merhabalar,

Bu kadar toz duman çıkarmak gerekecek bir durum yok aslında.

Ben yazıyı okuduğumda kafamda bir kaç soru belirdi.

Çeviri sektörünün durumu ne zaman düzelecek?

Yazının sahibi yazar editör mü, çevirmen mi?

Yayınevleri madem bu kadar dertliler, niye bile bile her defasında kötü çevirmene düdükleniyorlar?

Madem bir tane/bir grup kötü çevirmen var ve bu çevirmen (ler) abi b
... See more
Arkadaşlar merhabalar,

Bu kadar toz duman çıkarmak gerekecek bir durum yok aslında.

Ben yazıyı okuduğumda kafamda bir kaç soru belirdi.

Çeviri sektörünün durumu ne zaman düzelecek?

Yazının sahibi yazar editör mü, çevirmen mi?

Yayınevleri madem bu kadar dertliler, niye bile bile her defasında kötü çevirmene düdükleniyorlar?

Madem bir tane/bir grup kötü çevirmen var ve bu çevirmen (ler) abi ben aslanım, kaplanım deyip birinci kitap çeviri işini koparıyor (lar). Peki ama neden o çevirmen ver ha kitap çevirmeye devam ediyor?

Niye bunca kötü çevirmen milletin gözüne baka baka yalan söyleyerek piyasa yapıyor?

Bu yayınevi sahipleri bir ekip yalancı çevirmenlerden, bir ekip editörlerden, bir ekip tasarımcılardan kuruyor. Peki bunlar nereden kazanıyor?

Yalancı çevirmenlerin ikna yetenekleri yüksek. Bunlardan birini bulsak da bizi de bir hizmet içi kurstan geçirse de biz de iş toplasak bize kaça mal olur?

Soruları uzatabiliriz.

Yazarın haklı olduğu husular var elbet. Ancak yazısında diğer hususlara da değinebilirdi. Yani onca düdüklenmiş yayınevini tanıyor bu arkadaş. Niye onlara size müstehak. Benim gibi gariban kaliteli çevirmen varken, siz niye kendinizi örseletiyorsunuz? deme cesaretini yazısında gösterebilirdi.

Sağıcakla,

Nizam Yigit
Collapse


 
Halil Ibrahim Tutuncuoglu
Halil Ibrahim Tutuncuoglu "Бёcäטsع Լîfe's cômplicåtعd eñøugh"
Türkiye
Local time: 18:31
Turkish to English
+ ...
Sayfa başı 3-5 TL derken Jan 16, 2011

1000 karakter anlamayın. Ne gelirse... Yakında yayınevleri işi kiloya dökerse şaşmayın. Aklıma yarım saatte, Kapadokya'da 30 kişilik bir Japon gruptan 30.000 USD halı hanutu çıkaran rehberler geliyor da bu işlerin ne zaman düzeleceğini gerçekten merak ediyorum (hanutu tavsiye etmem haram para isterse saate 3.000.000 USD olsun acı çıkıyor)

[Edited at 2011-01-17 07:52 GMT]

[Edited at 2011-01-17 07:52 GMT]


 
Şadan Öz
Şadan Öz  Identity Verified
Türkiye
Local time: 18:31
English to Turkish
Tespit Jan 16, 2011

Ahmet Cemal'in yaptığı Türkçe'de kalite düşüklüğü tespitini biz burada genç çevirmen adaylarının Türkçelerinden takip ediyoruz.

Siz meslektaşımıza (içten tespitlerine karşın) hakarete ve bu hakaretlerin destekleyicisi olmaya devam edin.
(Değiştirdim, böyle dünyevi işler için yukarıyı meşgul etmek gerekmez.)

[Değişiklik saati 2011-01-16 21:12 GMT]


 
Adnan Özdemir
Adnan Özdemir  Identity Verified
Türkiye
Local time: 18:31
Member (2007)
German to Turkish
+ ...
E-mail + Link Jan 16, 2011

Şadan Dostum,

Madem, Çevirmen Ahmet Cemal Bey'i tanıyorsun, en azından mailini filan bulabilirsin belki...

Zahmet olmazsa şu tartışmalarımızı bi linklesen de kendisinin de görüşlerini almış olsak.

Herşey gıyabında gidiyor. Bu pek iyi değil gibi (Hatırlarsan Yılmaz Özdil Bey olayında, Nizam Bey linklemişti kendisine ilgili tartışmayı). Olmaz mı?

Bizahmet lütfen

Selamlar

[Edited at 2011-01-16 21:07 GMT]


 
Pages in topic:   < [1 2 3 4] >


To report site rules violations or get help, contact a site moderator:


You can also contact site staff by submitting a support request »

Çevirmen Bunalımı


Translation news in Türkiye





Trados Business Manager Lite
Create customer quotes and invoices from within Trados Studio

Trados Business Manager Lite helps to simplify and speed up some of the daily tasks, such as invoicing and reporting, associated with running your freelance translation business.

More info »
Trados Studio 2022 Freelance
The leading translation software used by over 270,000 translators.

Designed with your feedback in mind, Trados Studio 2022 delivers an unrivalled, powerful desktop and cloud solution, empowering you to work in the most efficient and cost-effective way.

More info »